13 Kasım 2010 Cumartesi

bugün

hayata karşı durmak mı zor yoksa vazgeçmek mi? bazen sonun gelmesi için yalvarırken buluyor insan kendini, daha bir nefes öncesinde gülen gözlerle geleceğe dair planlar yaparken hem de... gelecek nedir ki dünden başka bugün geçince? dünün yosun tutmuş bir anı kadar geçerli olduğu bu tiktakların yarışında, yarın hem en uzak hem bir adım... dünü ve yarını yaratan bugün ise hep göz ardı edilmekte, hep hızla geçip gitmesi beklenmekte, oysa bugünden daha değerli ne var ki yaşamın döngüsünde? bugünü gülümseyerek, ağlayarak, coşarak, hissederek, aşık olarak geçirmedikten sonra, bugünün dünü anlamsız, yarını hiç yok... bugün varız belki yarın olmayacağız, dün ise zaten vardık ama artık o an yok, o doğrular, o insanlar, o devinim yok, kendimiz kalıyoruz sadece geriye, gözümüzse hep ilerde... bugün varız ve şu an nefesimizin ılık dokunuşunu paylaşmak gerek, son nefesimiz gibi, hiç sonlanmayacakmış gibi, hep olmuşuz ve olacağız gibi, ama tam olarak bu an için varolmak gerek... bugün, burada, bu dokuyla, büyülenmek, büyümemek, bütünlenmek bütün büyüsüyle zamanın, bugüne dönüşmek... bu-gün...

20.03.06

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder